23 Şubat 2015 Pazartesi

  |  YORUM YOK  |  

Keşmir Davası ve Tavsiye Bir Film

Keşmir; Güney Asya'nın kanayan yarası. Metin Yüksellerin, Osman Öztürklerin, Komutan Bilallerin davası Keşmir.  Yıllardır Hindular’ın işgali altında zulüm gören, ismini ise son zamanlarda hiç duymadığımız bir Müslüman beldesi Keşmir.

Keşmir ile alakalı bir çok film izledim. Geneli Keşmir direnişini terörizm, direnişçileri ise terörist olarak gösteriyordu. Savaş sahalarında yenilen Amerika'nın Hollywood'la yapmaya çalıştığını, Hindistan'da aynı şekilde Bollywood ile yapıyor. Filmlerdeki Müslüman kahramanlar 5 vakit namazında fakat zulme boyun eğen, kendi dindaşlarını az bir değere satan ve küfür ehliyle her zaman dost bir şahsiyet oluyor. 
Son izlediğim film Haider, 90'lı yılların ortasınını anlatıyor. Keşmir'deki zulmü, kaybolan insanları, işkence merkezlerini ve daha nicelerini kısmende olsa filmde görebiliyorsunuz. Hint yapımı olmasına rağmen diğerlerine nazaran daha objektif buldum filmi.

 
Haider
Yapımı: 2014 - Hindistan
Tür: Aile , Dram , Gerilim
Süre: 154 Dak.(2 Saat 37 Dakika)
Yönetmen: Vishal Bhardwaj
Oyuncular: Shahid Kapoor , Irfan Khan , Tabu , Shraddha Kapoor , Kay Kay Menon
İMDB Puanı: 8,7



Konusu: Babasının ortadan kaybolduğu haberini alan Haider, doğup büyüdüğü şehir olan Keşmir’e döner. Şehre geldiği zaman, babasının güvenlik güçleri tarafından zorla alıkonulduğunu öğrenir. Ama aldığı tek haber bu değildir. Onu asıl sarsan, annesinin ve amcasının bir ilişki içerisinde olduğunu öğrenmektir. Haider, babasını bulmak için elinden geleni yapmaya hazırdır.


Keşmir davası hakkında kısaca bilgiler derlemeye çalıştım, filmden önce bunları muhakkak okuyun.

Keşmirli 22 yaşında Muhammad Faysal ile yapılan bir röportaj;

Bize Keşmir zulmü hakkında genel bilgileri verebilir misin?


Kısaca anlatmak gerekirse Keşmir, 1947’de Hindistan tarafından işgal ediliyor. Fakat Pakistan’ın da hak iddia etmesi üzerine ihtilaf çıkıyor ve ilk büyük savaş patlak veriyor. Çözüm amacıyla devreye giren Birleşmiş Milletler, plebisit yapılmasını öneriyor. Fakat Hindistan bu kararı asla pratiğe geçirmeyerek işgalini sürdürüyor. O tarihten beri de Hindistan’ın işgali ve zulmüne karşı mücadelede 500.000’den fazla insan hayatını kaybetti. Meşhur Jammu Katliamı’nda adeta soykırım yapılıyor ve 2 gün içinde 250.000 Keşmirli katlediliyor. Bir başka sarsıcı olay şu ki 1989 isyanı sırasında 10.000’den fazla insan yok oluyor ve binlercesi tecavüze uğruyor. Sakat kalan, yaralanan milyonlarca insan var. Ayrıca işkence ve tecavüzler her daim devam etmekte. Zaten MSF verilerine göre dünyada en fazla cinsel şiddetin uygulandığı yer Keşmir! 214.000 yetimin yüzde 40’ı çatışmalar sebebiyle yetim kalmış.

En kötüsü de bu büyük zulüm hâlâ büyük bir askeri baskı ile sürdürülmekte. 1 milyon askeri personel (ordu, istihbarat ve kolluk kuvveti) şu an Keşmir’de bulunmaktadır. Bu oran Irak ve Afganistan işgal kuvvetlerinden dahi dört kat fazladır. Keşmir şu an dünyadaki en yoğun militarist baskıya maruz kalmaktadır.

Biliyoruz ki Hindistan tarafından sürdürülen bir asimilasyon süreci var. Bize bu sürecin kültürünüz, dini yaşantınız üzerindeki etkilerini anlatabilir misiniz?

İşgal, Keşmirli nüfusa boyun eğdirmek zihniyeti üzerine kurulu, çünkü işgalin başarısı işgalci kuvvetin dayattığı kimliğin kabullenilmesi ile doğru orantılıdır. Kültürümüzü yabancı faktörlerle tahrip etmek istiyorlar. Müziğimiz, sanatımız ve zanaatimiz “Hintleştirildi”. Dini kültürümüze bazı şeyler kasten sızdırıldı. Zaten Müslüman bilincine savaş açmış durumdalar, çünkü Hindistan hem büyük bir İslamafobi ile hareket ediyor, hem de Pakistan ile olan benzerliğimizden ötürü bizden nefret ediyor. Tarihimiz silindi ve yok sayıldı; tarih kitaplarında hiçbir şey göremezsiniz. Ancak her şeye rağmen yaptıkları fayda etmedi ve hâlâ bizim kimliğimizi bastırmaya çalışıyorlar. Hatta insanları alkol ve uyuşturucu bağımlısı yaparak asimilasyonu kolaylaştırmak gibi metodlar dahi deniyorlar. Ancak Keşmirli gençlerin kendi kimliklerine dair büyük bir bilinçleri var. Ne yapılırsa yapılsın bunu bastıramayacaklar.

Röportajın devamı... 

****

Bitmeyen trajedi: Keşmir Sorunu

İngiltere sömürgeliğinden kurtulup 1947’de bağımsızlıklarını elde eden Pakistan ve Hindistan, bu tarihten itibaren bir türlü birbirleriyle geçinemediler ve hatta birkaç defa da silahlı çatışmaya girdiler. İlki 1948’de cereyan eden bu silahlı çatışmaların ve sonuçsuz mücadelelerin sebebi ise, halkının büyük bir bölümü Müslüman olan, asıl adı Jamnu ve Keşmir veya kısa adı ile Keşmir’di.
Dünyamızdaki insanlık trajedilerinin yaşandığı en önemli yerlerden biri olan Keşmir; Hindistan, Pakistan ve Çin’in sınırlarında yer alan bir bölgedir. Rivayete göre, bölgede üretilen Kaşmir adlı kumaşın ismi de buradan gelmektedir. Öte yandan, güzellikleri ve bereketli toprakları sayesinde “Doğu’nun İsviçre’si” olarak da telakki edilir. (Azad Keşmir 56.000 km², Hindistan tarafından işgal altında tutulan Jamnu ve Keşmir 95.300 km’dir².) Yaklaşık olarak 13 milyon üzerinde bir nüfusa sahip olan Keşmir halkının yüzde doksanından fazlası Müslüman’dır. Azad Keşmir(Özgür Keşmir) halkının tamamı Müslüman, işgal altındaki Keşmir halkının da yüzde doksanı Müslüman’dır.
Keşmir Sorunu’nun Ortaya Çıkışı:
1947’de Pakistan ve Hindistan, İngiltere’den bağımsızlıklarını elde ettiklerinde, Keşmir halkı yapılan mutabakata göre uygulanan seçim haklarını Müslüman Pakistan’dan yana kullandı. Fakat, Hindistan alt kıtasındaki Müslüman bölgeleri gibi Pakistan’a katılması gereken Keşmir’in yöneticisi Mihrace Hari Singh’in ülkeyi para karşılığı Hindistan’a verip İngiltere’ye kaçmasıyla bu gerçekleşmedi. 1947 yılının Ekim ayında Pakistan’a bağlı güçlerin Keşmir’in bir bölümünü Srinagar’a kadar işgal etmesi üzerine, Hint Birlikleri’nin de Hindistan işgali altındaki Keşmir’in bugünkü yazlık başkenti olan Srinagar’ı ele geçirmesiyle bir kontrol hattı şeklindeki bugünkü sınır ortaya çıktı. Böylece Keşmir Bölgesi, Pakistan’ın elindeki ve Keşmir’in yaklaşık yüzde otuzunu oluşturan Azad Keşmir (Özgür Keşmir) ve kalan kısmı işgal eden Hindistan kontrolündeki Keşmir Vadisi, Jamnu ve Ladakh bölgeleri şeklinde ikiye bölündü. Bu durum, bugünün iki nükleer gücünün arasında yıllardır süren bir sorunu da kaçınılmaz kıldı.




Pakistan’ın kontrolündeki Azad Keşmir’in başkenti Muzafferabad oldu. Nüfusun halen yüzde 65’inden çoğu Hindistan kontrolünde olan ve Keşmir’in 7 bölgesinden 5’ini kapsayan kısımdaki Müslüman halkın çilesi de bu şekilde başlamışken süreç içinde Hindistan ve Pakistan arasında iki büyük savaş daha meydana geldi. Bu iki büyük savaşın ilki, bölgede artan gerginlikler üzerine Pakistan askerlerinin 5 Ağustos 1965 günü Keşmir’in Hindistan’ın elinde bulunan kısmına geçmeleri ile başlayan savaştı ki, bu savaş esnasında Türkiye ile İran Pakistan’ı destekleme kararı aldılar ve Türkiye beş milyon dolar değerinde askeri malzeme ve silahı Pakistan’a gönderdi. İkincisi büyük savaş ise, 1999’da Kargil Bölgesi’nde iddia edilen sınır ihlalleri nedeniyle ortaya çıkan Kargil Savaşı’dır. Bu savaşlar neticesinde, her iki taraftan da büyük kayıplar olmuşsa da, en büyük zararı Müslüman halk görmüştür.
Keşmir Sorunu’nun bugüne kadar gelmesindeki asıl nokta, Pakistan’ın sorununun çözümü için, Birleşmiş Milletler kararlarına uygun bir şekilde halk oylamasına gidilmesini önermesine rağmen, Hindistan’ın bu öneriye yanaşmamasıdır. Hatırlanacağı üzere, 2003 yılı sonunda Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref’in Pakistan ve Hindistan askeri güçlerinin sıkıntılara konu olan Himalaya bölgesinden tamamen çekilmeleri yönündeki teklifi yine Hindistan tarafından reddedilmişti.  Hindistan yönetimi, bu reddetmeye gerekçe olarak da, bölgenin istikrarsız durumunu ve Pakistan’dan gelebilecek köktendinci unsurları göstermişti. Böylece, bir noktadan başlatılabilecek çözüm girişimi ve yaklaşma çabaları da Hindistan’ın olumsuz tutumu nedeniyle akamete uğradı.
Netice olarak Keşmir, Hindistan ve Pakistan’ı 1947 yılından beri üç kez savaşa sürüklemiş ciddi bir sorundur. Tabi bu sorunun çözülememesindeki en büyük etken, Keşmir’deki ayrılıkçı hareketler ve Pakistan’la birleşme talepleri için Pakistan’ı suçlayan Hindistan’ın reddedici tavrıdır. Nitekim, Hindistan Keşmir’de ciddi boyutlarda insan hakları ihlalleri gerçekleştirmiş ve yaklaşık olarak 700. 000 kişilik orantısız bir güçle, Hindistan’ın işgalinin haksızlığına karşı çıkan ve bağımsızlık isteyen Keşmir halkına karşı baskıda bulunmuştur. Bu baskılar sonucunda da, bugüne kadar 70.000’in üzerinde Keşmirli şehit edilmiş, 1.5 milyondan fazla Keşmirli de mülteci hale getirilmiştir.
Dosyanın tamamı...

***

0 yorum:

Yorum Gönder