Gayr-i müslimlere veya fâsıklara benzeme ve onların nefsânî hayat tarzlarını taklit etme hastalığı, îmânı tehlikeye atan hususlardan biridir. Îman temelindeki çözülmelerin, fikrî ve ahlâkî yozlaşmaların birçoğu, bu tür taklitlerle başlar.
Taklit, zamanla alışkanlık ve huy hâline
gelir. Sonrasında ise şeklî beraberlik, zihnî beraberliğe, zihnî
beraberlik ise zamanla kalbî beraberliğe kadar gider. Bunun içindir ki
hadîs-i şerîfte:
“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031)
Cenâb-ı Hak da âyet-i kerîmede, kimlere benzemeye çalışmamız gerektiğini şöyle beyan buyurmaktadır:
“Kim Allâhʼa ve Rasûlʼe itaat
ederse işte onlar, Allâhʼın kendilerine lûtuflarda bulunduğu
peygamberler, sıddıklar, şehitler ve sâlih kişilerle beraberdir. Bunlar
ne güzel arkadaştır!” (en-Nisâ, 69)
Buna mukâbil de:
غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ
“…Gazaba uğrayanların ve sapıkların (yoluna) değil.”
(el-Fâtiha, 7) buyurarak, İslâm dışındakilere benzemeyip onların
yolundan, hâlinden ve âdetlerinden uzak durmamızı emretmektedir.
Kaynak: http://www.osmannuritopbas.com
0 yorum:
Yorum Gönder